Uzun zamandır takip ettiğim bu dizi hakkında söyleyecek bir kaç sözüm var! Hatta geç bile kaldım.

Ashton Kutcher'a saydıranlardan değilim, bence gayet iyi kotarıyor işi. Şanssızlığı dediğim gibi Charlie Harper karakterini silemeyecek oluşu ki imkansız zaten. Charlie Sheen'den sonra diziyi izlemeyi bırakanlardan değilim, hala da izliyorum Two And A Half Men'i. Belki alışkanlıktan ötürü bilemiyorum. Ama artık bir spin-off gibi gelmeye başladı. Çünkü hikaye başlangıç noktasından saptı.
Gelelim Alan'a ... Walden'ın zengin,çekici ama fazla çocuksu oluşu ve bu nedenle Alan'ın ona hep tavsiye vermek zorunda kalışı nedeniyle, Alan'ın loser'lığını yeterince göremiyoruz. (Gerçi Walden'ın evlilik yüzüğünü okyanusa attığı bölümde, yüzüğü okyanusta 'my precious' diye aradığı sahne hala gözümün önünde düşündükçe yarılıyorum)
Peki ya Jake? Jake'in dizinin ilk yarısında hikayenin birazcık dışında kalmasından hiç memnun değilim. Charlie ile olan bağını Walden'la bir türlü kuramadılar. Bu yüzden bölüm içindeki hikayeye Jake'i dahil etmek zorlaşıyor. Jake çok pis gelecek vadediyor diyorum kimse beni dinlemiyor ya neyse.
Özetle Two And A Half Men'i hala izleyenlerdenim ve eleştirilerin (sözlükler baz alınmıştır) çok acımasızca yapıldığını düşünüyorum.
Bu arada şu önümüzdeki bir-iki haftalık dizi sıkıntısıdan dolayı hala Two And A Half Men'in Charlie Harper'lı bölümlerini izliyorum sevgili winning-severler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.