Oh La La! Paris Is Burning

'' Paris is always a good idea.'' 
 Audrey Hepburn

Audrey'ciğimin önerisini dinlemeden dönmedik tabii, Avrupa turumuzun ikinci şehri Paris'ti. Ryan Air'la Madrid havaalanından Paris Beauvais havaalanına sabah altı buçukta uçtuk. (Bknz: Fransızca telaffuz sorunsalı ''Bövee'') Ryan Air low cost bir havayolu olduğu için bilet vergisiyle 15 euro'ya gelmişti diye hatırlıyorum. Uçaktan önce check-in yaptığınızda herhangi bir koltuk numarası verilmiyor, boş bulduğunuza oturuyorsunuz. Benim gibi cam kenarı diye tutturanlar için zor olabiliyor tabii. Onun yanında mail adresinize gelen biletinizin çıktısını alıyorsunuz, eğer biletsiz binerseniz 25 euro cezası var ve sadece 10 kg'lık bir tane kabin bagajı hakkınız var.

Beauvais havaalanı Paris'e 40 dakika uzaklıkta, havaalanından daha çok go kart pistine benzeyen bir yer. Şehre gidiş shuttle'larla sağlanıyor. Tabii Paris'e ulaşmak için otobüse 15 euro vermeniz gerekiyor. 

Behlül'ün duvarındaki fotoğrafı ben çektim!
Uykulu ve yorgun bi halde otobüsteyken nerde olduğumu anlamamıştım ta ki Eiffel'i görene kadar. Yorgunluk bi anda silindi yerini şapşal bi gülümsemeye bıraktı. Otobüsün son durağı Concorde Meydanı yakınlarında bi yer, orda inip elimizde haritayla daha önce kararlaştırdığımız oteli bulmak için metroyla Republique'e gittik. İnternetten bulduğumuz otel geceliğine 80 euro diyince vazgeçip başka bi otel ararken Boulevard Voltaire'de  'İstanbul Kebab'ı gördük. Lisboa'da ya da Madrid'te bi kebapçı görürseniz şaşırabilirsiniz ama Paris ve Amsterdam için kesinlikle böyle bişey yok. Kebapçının sahibi Türk adam bizi çocukluk arkadaşının oteline gönderdi, geceliği 23 euro'ya kaldık.

Garden of Monet


İstanbul'un her yerinde billboard'larda bu afişi görmeniz mümkün. 9 Ekim - 6 Ocak arasında Monet'in eserleri Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesinde sergilenecek. Ben de öğrenince dayanamadım, okulu asıp Cansu'la sergiyi görmeye gittim. 

The Bitch Is Back



Post'a Georgina Sparks'tan bir sözle başlamak sanırım en iyisi. Evet, uzun bi aradan sonra (baya baya uzun bi ara) yeniden bişeyler yazmaya karar verdim. En son Erasmus'tayken yazıyordum yani bir yıl önce. ''Bir yıl'' yazarken ne kadar kısa ama ben bu bir yıla en önemli hayallerimden birini sığdırdım, çok iyi dostluklar kurdum, hep görmek istediğim şehirleri gördüm. Benim için dolu dolu ve hiç unutmayacağım bir zaman dilimiydi.