This Cape Is Made For Flying

      
 Çevremdeki herkes bilir, pelerin giymeyi ne kadar çok sevdiğimi. Ne kadar kalın kumaştan olursa olsun içinde kendimi çok rahat hissediyorum. Pelerinlere bayılıyorum ama sadece 2 tane pelerinim var; biri Bakırköy pasajlarının birinden diğeri de Hakan Yıldırım for Koton koleksiyonundan. Ki kendisi şöyledir;





 Benim için pelerinde vazgeçilmez şeyler ise; deri eldiven ve bere. Benimki yanda da görüleceği üzere kolları açıkta bırakan bir model olduğundan mutlaka deri eldiven takarım.







    

Bu pelerin yazısının nerden çıktığına gelirsek; bana pelerini sevdiren Blair Waldorf'un yine bir pelerinli fotoğrafına denk geldim. Tahmin edileceği üzere aşık oldum, hele ki şapkası daha bi minnoş. Bu arada fotoğraf az buçuk dizi spoylırı içermekte ona göre ha! 

What Happens In Guarda Can Not Stay In Guarda

Bir haftadır Guarda'daydım. Portekiz'in kuzeye yakın şehirlerinden biri. Ve tahmin edildiği üzere baya soğuk. Lisboa-Guarda arası 4 buçuk saat. Gidişte ve dönüşte başka duraklara da uğrandığı için bu kadar uzun sürüyor tahminimce neyse.

   
Guarda'ya dair malesef pek turistik fotoğrafım yok, olanları paylaşacağım. Bu Büyük Guarda Katedrali, dıştan pek bir görkemli şaşalı olmasına rağmen içi gayet sıradandı Lisboa'daki katedrallere göre. Öndeki iki şapşal da Erasmusdaşlarım. Tüylü sarı montlu-marul kız Guarda'da okuyor, biz de onu ziyarete geldik.






Pazar günü saat 7de ayin vardı, ben merak ettiğim için yarım saat ona kaldık. Ayağa kalkıp ilahi söyleyen yaşlı amcalar ve teyzeler vardı. Tabii yandaki fotoğraf çekildiğinde katedral daha dolmaya başlamamıştı.







My Dear Lula

Ölene kadar bundan yiyebilirim!  ''Lulas a Sevilhana''
   
Lula, Portekizce'de kalamar demek. Jülyen kesilmiş kalamarları çıtır pane harcıyla kızartıp, yanında French Fries ve yeşillikle servis ediyorlar. Çok zor bişey değil yani. Ama geldiğimden beri en sevdiğim yemek bu oldu. Gerçi bolluğundan dolayı hep deniz ürünleri tüketiyoruz ama favorim şimdilik bu.

  Verde Linha'daki Avenida metro çıkışının karşısında hemen köşedeki küçük restaurantta afiyetle mideye indirdim. Pahalı da değil, 6 küsür euro. Hem Lulas a Sevilhana tatmak hem de diğer geleneksel yemekleri denemek isteyenlere o restaurantı şiddetle önerebilirim.

   Sanırım Vedat Milor'la kanka olma vaktim geldi. 
   Adeus amigos!

Versace for H&M

  Bugün Versace'nin H&M için hazırladığı koleksiyon satışa çıktı. Saat 10'a geliyordu uyandık ve Baixa Chiado'daki H&M'in yolunu tuttuk. Girişte görevliler Versace versiyonunu görmek isteyenlere çeşitli renklerde bileklik takıyor, bilekliğin üstünde ise rengine göre hangi saatte özel bi bölüm ayrılan koleksiyonu göreceğin yazıyor. Bizim mor bilekliğimiz 12:50-13:00 arası içindi. O bölümde 10 dk kalabiliyorsun, zil çaldığında dışarı çıkmak zorundasın. Beğendiklerini alıp deniyorsun, ürünlerin hiç birinde alarm zımbırtısı yoktu. Ee Versace tasarımını onunla bozarlar mı hiç? Neyse.

                                


  Koleksiyona ait pek bişey beğendiğim söylenemez. Yeşil,mavi leopar desenli ceketlerden özenle uzak tuttum kendimi. Leopar deseninden aksesuar dışında hazzetmeyen ben hele ki onun yeşil tonlarında görünce iyice kaçtım. Zaten hiçbirşey almadım, çok aşık oldum kesin almalıyım denecek sadece iki parça vardı kanımca; biri mor göğüs kısmında pencere detaylı elbise diğeri siyah göğüs altından dar etekleri tül tül elbise. Evet almadık, pahalıydı. 




Sadece mor elbisenin fotoğrafını çekebildim. Tonu daha koyu olsa pek de iyi olabilirmiş.

Versace For H&M yorucu oldu benim için diyebilirim. Ama yine de değdi. Türkiye'de durum nasıldı henüz bilmiyorum.

16 derecelik Lisboa'dan Versace'li sevgiler efeniim!

Here We Go Guys!

Daha önceleri de blog yazma denemelerim olmuştu ama bir türlü devam edememiştim tembelliğimden. Ama bu sefer kararlıyım.

Bugün Ekin'le (ki kendisi üniversiteden arkadaşım,Erasmusdaşım ve roommate'im olur) okuldan evimize dönerken karar verdim yeniden bir blogger olmaya.


              Burası da hikayemin başladığı yer; Lisboa - Praça do Comercio


Neler yazabilirim diye düşünüyorum da biraz gezmek-tozmak, biraz dizi-film, biraz da 'Ne Giydik' postu. Umarım bu sefer devam ettirebilirim blogumu. Hayde bakalım!